Coco Chanel’in Hikayesi

Biyografi okumak veya başarılı insanların hayatlarını seyretmek bana hep ilham vermiş, esin kaynağı olmuştur. İnsan gördüğünü veya gözüne kestirdiğini yaparmış. O nedenle başarılı insanları incelemek, onlardan ilham almak hayattadaki başarıya ulaşma zamanınızı kısaltır. Coco Chanel filmini izledikten sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim. Dünyaca ünlü modacı Chanel’in heyecan dolu hayatını seyretmek insana keyif veriyor, düşündürtüyor.

Bugün bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Çağımızda bilginin değil, yaratıcılığın ve vizyonun, insanların farkındalık yaratmak için sahip olması gereken en önemli nitelik olduğu konusunda ortak bir noktaya vardık. Bilgi, ürün, hizmet hepsi kısa bir sürede kopyalanabilir. Coco Chanel kopyalanabilir mi? Hiç sanmam.
Coco Chanel (ünlü fransız modacı) ufak yaşlarda annesini kaybetmiş, babası evi terk etmiş, 18 yaşına kadar bir manastırda yetimhanede yaşamak zorunda kalmış  ve ablası ile akşamları barlarda şarkı söyleyerek, gündüzleri dikiş işleri yaparak geçimlerini sağlamak zorunda kalmışlardı. Ama bu genç kadın yetenekli idi. Özellikle de şapka konusunda içinde bir tutkusu vardı. Bu tutku ileride onu dünyanın en ünlü markalarının arasına sokacaktı.
Coco Chanel’in iki filmini de soluksuz izledim. Bu kadar zarif hareket eden, soğukkanlı, karizmatik, ama sempatik bir kişilik dışında bu genç bayandaki hırs ve kararlılık beni etkiledi. Başarmak, ne olursa olsun hedefe doğru yüremek, kararlı bir şekilde amaçlarınızı her şeye rağmen sürdürebilmektir. Bayan Chanel bazı zamanlarda geri çekilsede kendi şapka dükkanını açmaktan hiç vazgeçmedi. Çevresindeki her türlü fırsatı hedefine ulaşmak için kullandı. Bunun için bazen bir bedel ödemek zorunda olsa da.
Tutku, istek, hırs; bu üç duygu kişiyi sürekli olarak hedefe ulaşmak için kararlı bir şekilde motive ederek kişinin amacına ulaşması için ateşleyici bir güç haline geliyor.
Yetenek ve tutku olmadan başarmak tabii ki imkansız. Bu genç bayan şapka dışında dikiş konusunda da bir deha. Sade, siyah ve beyaz renklerden oluşan seçimleri biraz erkeksi de algılansa da, inandığı yolda bu kararından vazgeçmiyor. Bu bir anlamda modada devrim anlamına geliyor.
İş hayatına baktığımda bu tür dehalara rastlamıyoruz. Yaratıcılık, farklılık ön plana çıkarılsa da Chanel gibi dehalar günümüzde artık pek yok. Tüketim toplumuna dönüşen dünyamızda herşey çok çabuk tüketiliyor. Yeni markalar, modalar eskisi gibi değil. Bunun en önemli sebebini zamanında Cemil İpekçi demişti : “ Modanın kalıcı olması için, içinde bir insan olması lazım”. Bugün bildiğiniz tüm markaların yaratıcıları yaşayan kişiler. Kişilikleriyle yarattıkları birbirini tamamlıyor. Bu çok önemli. Marka sadece marka ise bu bir süre sonra yok oluyor. Coco Chanel ceketler 100 yıl sonra halen moda. Chanel no.5 de parfümde!
Coco Chanel ‘in beni en çok etkileyen yönü çalışkanlığı, azmi ve gözlem yeteneği. Bir şey yaratmak için öncelikle bir inancınız ve amacınız olmalı, bu inancınız sonra bir tutkuya dönüşmeli, sonrasında pratik ve deneme ile mükemmeli bulana kadar. İnancınızın önemi, sizi  çevrenizin olumsuz tepkilerinden ve  eleştirilerinden korumasıdır. Bu şekilde hedef veya hayalinizden  vazgeçmemenizi ve pes etmemenizi sağlar.
İnsanlar günümüzde mutlu olmak için büyük çaba harcıyorlar. Tüketerek içlerindeki bu boşluğu doldurmaya çalışıyorlar. Aşık olmadan, gerçek sevgi olmadan flört etmeye çalışıyorlar. Bunların hepsi kişide boşluklar yaratıyor.
Doyumsuzluk ve tatminsizlik kişiyi bir süre sonra mutsuz yapıyor. Amaç eksikliği de insanın motive bir şekilde çabalamasını etkiliyor. Chanel dünyadan kendini soyutlayarak ağzında sigarası elinde makas ile yeni tasarımlar yaratırken bu işi saatlerce yapıyor. Büyük keyif alıyor. Kadınları yüceltiyor. Bedenlerini keşfetmelerini sağlıyor. Ne güzel bir amaç için mücadele ediyor.
Bugün insanlar keyif almadan, amaçsızca sadece para kazanmak, zengin olmak için çalışıyorlar. Coco Chanel böyle çalışmıyor. Sürekli gözlemliyor, yaratıyor, deniyor. Çalışırken kendisini kaybediyor ;  o an nerede olduğunun bile farkında olduğunu, para düşündüğünü sanmıyorum. Yazı yazarken veya eğitim verirken ben de kendimden geçerim. O kadar keyif alırım ki, tek düşüncem karşımdaki insanlara, okuyucularıma en mükemmelli vermek. Bunun için her an gözlem yapar, soruşturur, araştırır ve okurum. Kendimden geçerim. Sonunda başarılı olduğumda bu bütün yorgunluğa değer. Beni dünyanın en mutlu insanı yapar.
İnsanın iş hayatında başarılı olması, ünlü veya zengin olması insanı mutlu yapmaz. Kişi duygusal, entellektüel, fiziksel ve ruhsal olarak da dengede olmalıdır. Coco Chanel kız kardeşinden ayrı yaşamak zorunda kalarak, sırf kalacak bir yer bulmak için hiç sevmediği bir adamın evinde kalıyor. Bir davette gerçek aşkını buluyor. Bu onun daha verimli çalışmasını, yaratmasını, hayata olumlu bakmasını sağlıyor. Paylaşmak, aşık olmak ruhsal olarak her insan için gerekli olan duygulardır. Bunlar olmadan hayatta maddi olarak istediğinizi elde etseniz de, bunları paylaşmamak kişiye istediği doyumluluğu sağlamaz. Çocukluğunda babasının annesini haksız olarak aldatmasına tanık olan Chanel, annesinin ölümünden babasını sorumlu tutuyor. İçindeki bu kızgınlık ve öfke yarattığı modaya da yansıyor ve kadınlara erkeksi denebilecek kıyafetler yartamasına sebep oluyor.
Hayatımızı öncelikle ailemiz, arkadaşlarımız, çevremiz şekillendiriyor. Almış olduğumuz eğitim dışında kimlerle tanıştığımız, kimi tanıdığımız, hangi ortamlarda zaman geçirdiğimiz, hangi kitapları okuduğumuz hem kariyerimizi, hem de kaderimizi belirliyor.
Coco Chanel ailesi konusunda şanslı olmasa da sonraki yıllarda kendine duyduğu özgüven, inanç ve kararlı bir amaçla kendini sürekli geliştiriyor. Ata binmesi, polo oynaması, şarkı söylemesi yaptığı iş dışında da ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyor. Çok yönlü bir kişilik olması onu karizmatik ve çekici yapıyor.
Kadın giyimine farklı bir bakış açısı veren Chanel basit, gösterişli, rahat kıyafetleri ile kadınların erkeklerin dünyasında özgüvenli ve feminen olması konusunda bir devrim yaratmıştır. Filmde (http://en.wikipedia.org/wiki/Coco_Chanel) hayatı ile tüm detaylara yer verilemese de, savaş dahil birçok zorlukla mücadele etmiş. Dünyada tek bir Chanel var diyerek evlenmeyi reddeden bu güçlü, etkileyici kadın Time dergisinin 20.yüzyılın en etkileyici 100 kişi arasına girmesine sebep olmuştur. Chanel ceketleri ve şapkası kadar ilgi çekmiş Chanel No.5 parfümü dünyada ilk defa bir modacının ismini almış parfüm olarak ün kazanmıştır.
87 yaşında öldüğü güne kadar çalışan Chanel’in hayatı bir ibret öyküsü. Coco Chanel, yaşamış olduğu birçok başarısızlığa, düş kırıklığına, savaşa, sevgilisinin trafik kazasına rağmen kararlığı ve cesareti ile dünyada çok az kişinin elde edebileceği bir başarıya imza atmıştır.
Bir insanın başarılı ve ünlü olması dışarıdan çok basit gelebilir. Başarı dediğimiz şey, kişinin hayatta yaşamış olduğu her türlü olumsuzluk, başarısızlık, düş kırıklığına rağmen, elde etmiş olduğu içinde alın teri, korku, endişe, trajedi, bedel,azim, acı, çok çalışma içermektedir. Chanel yatılı okuldan ve fakirlikten dünyanın sayılı modacıları arasına kadar yükselmesini ardında, kendine duyduğu sonsuz inanç, kadınlar konusundaki vizyonu ve moda konusundaki doğa üstü yeteneklerinin sayabilirim. Bir insanın 80 yılda bu noktaya gelmesi mümkün değil diyorsunuz, ama dehalar böyle basit insanlardan çıkıyor. Onları farklı yapan inanç ve tutkuları. Dünyaya bile karşı gelecek özgüvenleri ve kararlıkları. Vazgeçmeden, pes etmeden
Günümüzde böyle dehalar maalesef yok. Sadece Internet üzerinden para kazanan genç nesili düşündükçe ben açıkçası üzülüyorum. Bize 25 yaşında bir yazılım ile Internette milyarlarca dolar üreten girişimciler değil, Coco Chanel benzeri ilham verecek kişilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Üretmek ve yaratmak, özlediğim bu. Internet ve sanal dünya değil !
Sevgilerimle,
Taner Özdeş

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment