Bireylerin ruh sağlığı için spontanite ve yaratıcılık önemli bir yere sahiptir. En spontan davranabildiğimiz zamanlar erken yaş dönemlerimizdir. Ruh sağlığının temelleri çok erken dönemlerde atılır. Bireylerin spontanitesi etraflarındaki yetişkinlerin, özellikle annenin destekleyici tutumları doğrultusunda gelişir. Çocuğun bakımını üstlenen yetişkinlerin, çocuğun spontan davranışlarını cesaretlendirmemesi durumunda doğuştan gelen bu yetenekte azalma olur.
Çocuklar zayıflayan veya kaybolan spontanitelerini yetişkinlere oranla çok daha kolay ve çabuk kazanırlar. Çocuk Psikodraması ise çocuklara, uzman psikodrama terapistleri gözetiminde sağladığı korunaklı ve özgür ortamda kendileri üzerinde düşünme ve çözüm üretme şansı verir.
Çocukların çekingen, saldırgan ve aşırı hareketli olduğu, uyumsuzluk yaşadığı durumlar olabilir. Bazen yetişkinler için anlamsız olabilecek korkulara kapılır, göz kırpma, saçıyla oynama gibi tikler geliştirebilirler. Bir oyuncağından, bir eşyasından ya da sizden ayrılmada zorlanabilir ve tüm çabalarınıza rağmen bu davranışları devam eder. Ya da yemek yeme konusunda problem yaşıyor, eşyalarını, çevresindeki bireyleri paylaşmak istemiyor olabilir.
Aile içinde çatışma, boşanma ya da ölüm durumunda yaşanabilecek duygularla baş etmede yetişkinlerin bile ne kadar zorlandığını bilir ve çoğu zaman çocuklarımızın pek etkilenmeyeceğini düşünürüz. Oysa onların çocuk yaşlarından dolayı anlamayacağını düşündüğümüz birçok konuda çocuklar bizden çok daha hassas ve duyarlıdır. Onların yaşayacakları duygu ve sorunlarıyla baş etmelerine yardımcı olmak psikodrama ile mümkün olabilir. Çünkü psikodrama yoluyla çocuk kendini ifade etme becerisi kazanır, kendisine güveni artar. Kendisine ve çevresine karşı farkındalık geliştirir ve ilişkilerinde sağlıklı ilişkiler benimser.
Grup içinde çocuk yaratıcılığını ve rol repertuarını zenginleştirir. Karşılaştığı güçlüklerle baş etmeyi öğrenir ve sorun çözme becerisi kazanır. Korku ve kaygılarıyla baş etmeyi öğrenir. Çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı bir tutum geliştirir. Konsantrasyon gücü gelişir.
Bütün bu kazanımların sağlanabilmesi için, önce çalışılacak konu ile ilgili olarak çocuklar hazırlanır. Terapist bir takım konuları gruba sunabilir veya çocukları önerilerde bulunmaları için cesaretlendirir. Daha sonra seçilen konu rol alma, rol değiştirme, ayna, eşleme gibi birçok psikodrama tekniğinden yararlanılarak çocukla birlikte çalışılır. Oturumun sonunda; öğrenilen, kazanılan her şey gözden geçirilir. Bu aşamada da çocuklar son derece aktiftir.
Tüm bu süreç çocukların korunaklı ve özgür hissedebilecekleri tedavi edici sahnede gerçekleştirilir. Böylece çocuklar duygu, düşünce ve zorluklarını fark edebilecekleri ve bunları sözel ve bedensel olarak rahatça ifade edebilecekleri bir ortam bulurlar. Böylece öncelikle daha yaratıcı ve spontan olurlar ve yeni-sağlıklı davranış modelleri geliştirme şansı bulurlar.
İstanbul Psikodrama Enstitüsü Çocuk Birimi
Uzm. Psk/ Psikodrama Terapisti Arzu AYDIN KOÇ