Hamilelik Sürecinde Psikodrama

ipi1Aile, toplumun en küçük birimi olarak kabul edilmektedir. İnsan soyunun devamının sağlanmasında, kültürlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasında ailenin evrensel bir görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bu evrensel rol, doğurganlık fonksiyonuyla yerine getirilmektedir. Gebeliğin planlanması, gebelik, doğum ve doğum sonu dönem üreme sağlığını etkileyen önemli dönemlerdendir. Bu dönemlerin her birinde fizyolojik değişikliklerle beraber psikolojik değişikliklerin de görülmesi kaçınılmazdır. Gebelik dönemlerinin her biri, birbiriyle ilişik ve karmaşık birçok duyguyu içinde barındıran süreçlerden geçmektedir. Yeni bir rolün getirdiği sorumluluk, sevinç ve kaygı; bilinmeyene karşı duyulan merak ve heyecan; çocuk sahibi olabilmekten doğan gurur ve şaşkınlık; vücudun yeni şekliyle ilgili yabancılaşma ve birlikte hissetme; bebeğin fiziksel özellikleriyle ilgili ümit ve tedirginlik; gebelik döneminde yaşanan yaygın fizyolojik rahatsızlıklarla ilgili sıkıntı ve baş etme; tıbbi gözetimlerle ilgili huzursuzluk ve karmaşa; doğum anı ile ilgili coşku ve korku iç içe geçmiş duygulardan bazılarıdır. Bu noktada anne adayının yaşadığı bu karmaşık süreci olabilecek en verimli ve kaliteli şekilde geçiriyor olması, öncelikle kendi kayıtları için, sonrasında da bebeğin kayıtları için çok önemlidir. Doğmamış bir bebeğin bakabildiği tek pencere annesidir. Annenin gördüğü, duyduğu, hissettiği, düşündüğü her şey doğmamış bebeğine de yansımaktadır. Annenin davranış ve hislerinin doğmamış çocukları üzerinde kalıcı izler bıraktığını gösteren çok sayıda araştırma vardır.


Roger Kornberg, genlerde hafızaya alınan bilginin kopyalanarak, proteinleri üreten hücrelere iletilmesi ile ilgili çalışmaları sebebiyle 2006 Kimya Nobel Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır. Araştırmanın bulguları; RNA moleküllerinin bilgi taşıdığını ve sadece anneden çocuğa değil, atalardan da yeni nesillere aktarılan bilgi kalıntıları olduğunu göstermektedir. Yani tecrübeler, hayat hikâyeleri, göçler, savaşlar, kayıtlarımızla kuşaktan kuşağa kayıtlar halinde aktarılmaktadır. Anne adayları her ne kadar hazır hissederek, planlı ve her ne kadar isteyerek hamile kalmış olsalar da; çeşitli öğrenmişlikler, bilinçaltı korkular ve eski kayıtlar nedeniyle belki de yaşamlarındaki bu en değerli 9 ayı, hamileliğin farklı dönemlerinde farklı kaygılarla geçirmekteler. Son yıllarda anne adaylarının daha bilinçli bir hamilelik süreci geçirdikleri, yemeklerine, spora ve sağlıklarına daha fazla önem verdikleri çok açıktır ve bu mutluluk vericidir. Unutulan en önemli nokta ise bu dönemde yapılan tüm aktivitelerin, alınan besinlerin ve nefeslerin verimliğinin, annenin psikolojik süreçlerine ve duygulanımlarına bağlı olduğudur. Ancak bu süreçte yaşanan duygu değişiklikleri, gelecek kaygıları ve kendi ebeveynlerinden miras kalan duygu ve alışkanlıkları farkına varmaya yönelik yapılan psikolojik bir destek yok denecek kadar azdır. Farkına varılmayan ve belki de üstü örtülmüş olan bu duyguların ve nedenini bilmedikleri davranışların çocuklara aktarılması kaçınılmazdır. Anne ve baba adayının fiziksel olduğu kadar duygusal olarak da anne-baba rolüne hazırlanması, hamileliğin her aşamasında kendileriyle ve bebekleriyle ilgili süreçlerin farkında olması; yeni aile bireyinin tanıştığı ilk duyguyu ve aile içi dinamikleri belirleyici bir etkiye sahiptir. Anne-baba-bebek ilişkisini sağlıklı kılmak, toplumsal düzeyde bir yatırım olarak değerlendirilmelidir. Psikodrama, kişiler arası ilişkileri ve bireysel süreçleri eylem, yaratıcılık ve spontanlık olgularıyla bir arada inceleyen; bu anlamda da ilişkilere ve bireysel farkındalığa yeni bir bakış ve zenginlik getiren, etkin bir terapi şeklidir. Psikodrama grup terapisinde kişiler; bir oyunun içinde rol alarak kendilerini, dünyalarını, yargılarını, algılarını, ilişkilerini, duygu ve düşüncelerini daha somut olarak tanıyabilir ve tanımlayabilirler. Hamilelik süreci baştan sona, kişileri derin düşünceleri ile tanıştıran, tarifsiz diye adlandırdıkları hislerle buluşturan özel ve biricik bir dönemdir. Bu özel dönemde duygular, düşünceler, kaygılar, umutlar ve en önemlisi bebeğe miras kalacak olan kayıtlar; psikodrama sahnesinde elle tutulur, gözle görülür bir hale gelebilir. Kişiler psikodrama ile bahsettikleri tarifsiz hislere ve düşüncelere dokunabilir, yaşadıkları mucizevî keşfi daha da anlamlandırabilir ve yine en önemlisi de bebeklerine bırakacakları duygu ve düşünce miraslarını fark edip, kontrol edebilir. Psikodramanın bu noktada işlevselliğini bir adım daha öne taşıyan başka bir unsur da; kişilerin benzer hisleri yaşayan anne-baba adayları ile bir arada bu keşfe çıkmaları ve olumlu-olumsuz tüm duygu ve düşünceleri konusunda yalnız olmadıklarını hissetmeleridir. İstanbul Psikodrama Enstitüsü Anne-Baba-Bebek biriminin uzman kadrosu; hamilelik ve özellikle de doğum anını, anne ve bebeğin en spontan oldukları an olarak değerlendirmektedir. Bu spontanlığın kaygılarla, korkularla, yargılarla ve dolayısıyla sancılarla geçmemesini sağlamak adına özel bir çalışma hayata geçirmektedir. Ekip bu noktada özellikle, bu an ve bundan sonra bu takımın beraber geçireceği anların, çocuğun tüm yaşamının her adımını etkileyecek anıları yarattığını hatırlatarak; anne-baba adaylarını hayatlarının bu en özel ve en kıymetli anlarında yalnız bırakmamayı hedefliyor. İstanbul Psikodrama Enstitüsü uzman kadrosuyla, bu yolculuğa eşlik etmeyi toplumsal düzeyde kaçınılmaz bir sorumluluk olarak değerlendirmektedir.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü

Anne-Baba-Bebek Birimi

Uzm. Psk. Berrak Artemiz

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment