İçinde “Hipokrasi” Geçen Kelimeleri Bulun! – 6

icinde-hipokrasi-gecen-6O oooo!? Deftere uzandım. Miktarını belirlediğim kadar pul almak üzereydim ki daha önce alınan pullar listesine gözüm ilişmişti. “Yöneticim” ne kadar sık ve çok masraf belgesi hazırlamıştı!? Kendi işimi bıraktım. Muhasebecimizin söylediği aklıma geldi. “Sen kendini yönetici mi sanıyorsun?”

Babam iyi bir yöneticiydi. Hala da öyledir. Ancak görevi doğrultusunda işi yönetir, ekibini yönetir. Aslında iş hayatımın başlangıcından itibaren O’ndan çok şey öğrendim. Benim bir bakıma mentorum oldu hep. Dürüstlüğü, sert-sevecen hali, tavrı, işe yaklaşış biçimi, ikna yeteneği… Bense burada oturmuş, başkaları aman şirkete zeval etmesin diye dedektiflik yapıyordum. Doğru sitemler kurmak, sistemleri iyileştirmek, uygulanabilir hale getirmek yerine…

Gördüğüm şey karşısında donmuştum. Bu kadar damga pulu, ancak sürekli (hemen hergün) seyahat eden, toplantılara katılan, gerçekten hummalı bir şekilde çalışan bir personele ait olabilirdi. Ben bile bu kadar çok seyahat etmiyordum. Kaldı ki etsem bile gidip döndüğüm yerler bölgenin yapısı itibariyle en çok 3-4 saatimi alacak mesafedelerdi.

Hesap makinesini elime alıp, pul miktarlarını toplamış, bölmüş çarpmış ve içinde olduğumuz ay için kilometre miktarını çıkaarmıştım. Muhasebeciyi çağırdım. Durumu kendisine aktardım. “Biraz da bundan bahsediyordum” dedi. Kendisi ile hızlıca toplam dört aylık hesaplama yaptık. Akılalmazdı.

O dönem üstümüz olan “abi”mizi havaalanından almak için yolda giderken ikilem içindeydim. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık! Erzurum benim hep görmek istediğim bir yerdi ancak bu şekilde değil. Üstümüzü havaalanından almış ve düşüncelere dalmış bir durumda gidiyordum. “Nasılsın, herşey iyi mi?” diye sorduğunda, “uzun hikaye … abi. Şimdi anlatmaya başlasam ofise kadar bitmez, iyiyim diyelim” demiştim. “Bunu mutlaka dinleyeceğim, sorunun varsa bilmek isterim. Yardımcı olmak”

Bir sonraki ziyareti yaklaşık 1 ay sonraydı. Şirketin planları doğrultusunda, benim müdürün tatile çıkacağı ve benim yerine operasyonu yöneteceğim 5 hafta. Hoş, o ana kadar zaten görülen o ki, müdürün, masasında oturup masraf belgesi hazırlamak dışında pek birşey yaptığı söylenemezdi. O gün geldi çattı. Abi diye hitap ettiğim yönetici ile ofise girmiş, birer orta kahve söylemiş ve kapıyı kapatmıştık. “Nedir?” diye sorduğunda, konuşmaya başladım.  “… abi, ben yaklaşık sekiz aydır buradayım. Bana kalırsa, iş hayatımın en çekilmez günleri. Sıcak bir yandan, insanların laf anlamazlığı öte yandan. Yine de size birazdan anlatacaklarım üstüne tuz biber ekmiş durumda.” Kısa bir şekilde bilmediğini düşündüğüm bir önceki tecrübemden bahsettim. Buraya neden gönderildiğimi düşündüğümü filan. “Şimdi anlatacaklarım sizin birlikte satışa çıktığınız, yıllarca en yakın dost olduğunuz, açıkçası şirketin gelişimine birlikte katkınız bulunduğuna emin olduğum “müdür”üm ile ilgili. Ben bildiğimi anlatacağım. Ancak beni duyun şimdi: eğer anlatacaklarımla ilgili ben ya da çalışan arkadaşlarımdan herhangi biri, benim yaşadığım tarz bir sorguya tabi tutulursa, eğer herhangi bir durumda size anlatacaklarım nedeniyle buradan başka bir yere gönderilirsem ve eğer başka bir arkadaşımın kılına zarar gelirse; istifa eder, bir kitap yazarım. Adı: “…., kirli çamaşırlarım” olur. Sadece çalıştığımız müşterilere satsam bundan sonra çalışmama da gerek kalmaz!” dedim. “Tamamsa anlatayım”. “Bir dakika biraderim, ne istifası ne sorgusu! Ne yapılması icap ediyorsa yaparım. Anlat bakayım” dedi. Sadece bir kelime söyledim. Ne daha önceki gibi rapor ne bir belge fotokopisi: “Müdürüm çalıyor!”

Yaklaşık 20 yıl birlikte çalışmışlığın inancının, güveninin oracıkta sönüp gitmesini sağlamak değildi amacım elbet. Birilerine mesaj aktarmak kaygım da yoktu: “Bak aklınızı şimdi siz başınıza alın, yakarım çıranızı!”

“Nasıl?” diye sorduğunda yaptığım, muhasebeyi arayıp pul defterini getirmelerini rica etmekti. Defter geldi. Bir hesap makinesiyle birlikte kendisine uzattım. “Ben dışarıda olacağım.” Sadece “müdür”ümün defterden aldığı pullardan yola çıkarak yaptığı kilometre’yi hesaplamasını istedim ve sordum: “Sizce burada bu miktarda yol ne kadar zamanda yapılabilir?”

Yaklaşık bir saat geçmişti. Beni içeri çağırdığında yüzündeki acıyı, üzüntüyü ve fakat herşeyden öte en yakın silah arkadaşı tarafından aldatılmışlığı görebilirdiniz. Defterde ne kadar ay varsa ve ne kadar ilgili kişi imzası, tümünün hesabı yapılmış, not alınmış sonuçta araç kilometresi üç aşağı beş yukarı hesaplanmıştı. Müdür’üm arabasını alalı yaklaşık 10 ay olmuştu. Bu hesapla çıktığı tatili, arabası ile birlikte gittiği tarihleri belli toplantıları ve yapılmış masraf belgelerinden çıkan hesaplamalara bakılacak olursa aracının yaklaşık 29-30.000 km. yol yapmış olması gerekirdi. Bana; “bunu başka kim biliyor?” diye sorup da cevabın sadece muhasebeci olduğunu öğrendiğinde, “böyle de kalacak!” diye lafını tamamladı. Muhasebecimiz ile görüşmek istediğini bildirdi. Görüşmeleri daha sonra öğrendiğime göre birkaç saat sürmüştü. Ne konuştuklarını sormadım. Uçak biletini erkene aldırmış ve hepimize çoktan “Allaha ısmarladık” demişti bile…

devam edecek…

Yarın: Hikayenin sonu: Ne için bunca koşuşturmaca o zaman? İçinde “Hipokrasi” Geçen Kelimeleri Bulun! – 7’de

[sws_1_google_button counter=”false” href=”http://f2r.net/icinde-hipokrasi-gecen-kelimeler-6/” size=”standard”] [/sws_1_google_button]

Cumhur Dursun

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment