İçinde “Hipokrasi” Geçen Kelimeleri Bulun!

hypocrisy-3-angela-green“Çok bilen anlatamaz, çok anlatan bilemez!” Kulakları çınlasın, ne zaman anlatmaya başlasam bu söz gelir aklıma. Dururum. Anlattığımın bana ne faydası var? Ya karşımdakine? İyi birşey mi? Bazen hiç konuşmamak daha iyi sanırım.

Dün “Yaşasın Hipokrasi!” yazımı yazarken aklıma gelmişti. Kısmet bugüneymiş.  Bugün sizlerle bir oyun oynamak geldi içimden. Aşağıdaki yazı, bir zamanlar önemli, bilindik bir şirkette çalışmış bir arkadaşım tarafından aktarılmıştır. Ben de O’nun izniyle burada yazıyorum. Bizim yapacağımız şey; yazının içinde “Hipokrasi” geçen kelimeleri bulmak. Şirket ve yönetici adlarını açıklamamı istemediğinden O da bir hipokrat!

O’nun ağzından aynen naklediyorum:

O zamanlar çalıştığım hatırı sayılır şirkette daha bismillah yeni yönetici olmuşum. Koyduğum hedefe doğru adım adım ve biraz da hızlıca ilerliyorum. O dönem benim iki üstüm birden var. Yani iki kocalı Hürmüz’üm. Yeni pozisyonumun 2. haftası bu yöneticilerimden birisi bana “Hafta sonu tüm şirket piknikteydik. Harcamaları da diğer yönetici yaptı. Sen bir masraf faturası kesiver, parayı muhasebeden alır O’na takdim edersin” dedi. Duyduğumu doğru duyduğumdan emin olmak için, dünya tatlısı muhasebecimizin yanına gidip durumu izah ettim. Anladığını! söyledi. Anlaşılan bu, çok da sır olmayan bir konuydu. Muhasebedeki iş arkadaşım, bana “siz masrafı yapın ben size öderim” dediğinde kulaklarıma inanamış, yine de, masrafı da, bunun karşılığı ödemeyi de kendisine yaptırmıştım. Ufak bir detayla: masraf belgesinin fotokopisini alarak.

Günler birbirini kovalar ve ben k.çına neft yağı sürülmüş şekilde iş peşinde koşarken, zaman zaman benzer olaylara şahit oldum. Kesilen masraflar, gidilmeyen yollardan alınan km paraları, depoda fazla çıkan ürünlerin satışı ve hatta tv, ütü, elektrik süpürgesi gibi promosyon olarak kullanılmak üzere gelen emtianın evlere götürülmesine kadar…

Tüm sıkıntı, çalıştığım bölgeden beklenen bir raporun, tam da raporun yazılması ve verilmesi gerektiiği gün bir proje toplantısında iken oluştu. Her ne kadar, rapor ile ilgili önhazırlığımı yapmış ve sadece yeşil ekranlı PC’den yazılıp bastırılması işi kalmış olsa da, raporla ilgili kulakları çınlayasıca bir iş arkadaşım israrla ve sıklıkla iki yöneticimi arayınca savaş çıktı.

(Valla bundan okullara şirketlere “vaka çalışması – case study” bile çıkar)

Ben devam etmekte olan toplantıdan çağrıldığımda akşam üzeri saatleriydi. Telefonda, diğerine nazaran daha genç olan yöneticim, sanırım o güne kadar kimseden duymadığım ağırlıkta sözlerle bana raporun hala neden yazılmayıp, ilgiliye göndermediğini haykırıyordu. Toplantı geç bitmesine rağmen raporu bilgisayara döküp, 4 adet çıktısını da aldıktan sonra ilgili arkadaşıma bir kopya verdim ve eve gittim.

Ertesi gün, dananın kuyruğunun koptuğu gündü. Ofise girdiğimde her iki yöneticimin de, diğerine nazaran yaşlıca olanın odasında otururken, odadan odaya bağırarak beni çağırdıklarını duydum. Bir gece önce bastırdığım raporlardan ikisini kapıp yanlarına gittim. Biraz sinirli ve biraz da bir önceki gün duyduklarımdan dolayı hırslanmıştım. Odaya girdiğimde raporları kendilerine sundum. Beğenmediler. Hatta “nasıl bu kadar cılız ve etkisiz bir rapor yazabildin?” diye de çıkıştılar. Ben de “daha iyisini biliyorduysanız neden dün kendiniz yapmadınız?” dedim ki kıyamet koptu. İşin asıl ilginç yanı yaşlı yöneticinin yaptığı idi. Bana birkaç kez oturmamı söylemesine ve benim “böyle iyiyim” dememe rağmen sert konuşmasını sürdürürken masasının en alt çekmecesinden çıkardığı küçük ancak siyah kaplı bir defteri açtı ve okumaya başladı:

devam edecek… [sws_1_google_button counter=”false” href=”http://f2r.net/icinde-hipokrasi-gecen-kelimeler/” size=”standard”] [/sws_1_google_button]

Resim: Angela Green

Cumhur Dursun

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

2 comments

Leave a comment