İki Gencin Başarı Öyküsü

2 Gencin Başarı öyküsü

basariDaha önce yazmış olduğum Antalya’lı Fadime’nin öyküsü çok ilgi çekti. Başarı öykülerini kitaplarda okuruz, filmlerde görürüz. Bunların fantezi olduğunu veya o kişilerin gerçekleri söylemediğini düşünürüz; amaç kendimizi konfor alanında tutmak ve eyleme geçmemek.

Anthony Robbins, insanın bir şeyler başarması için ya dibe vurması, ya daha önce başarısız olması, ya kaybedecek bir şeyi olmaması veya birilerinden ilham alması gerekir diyor.
Türkiye’den, Birgül ve Bayram’ın gerçek hayat öyküleri belki sizleri hırslandırır veya ilham verir. Antalya’da seminerimi birlikte organize ettiğim Bayram ve seminerde tanıştığım Birgül’ün hikayelerini bir kerede okumak uzun gelebilir, tavsiyem ayrı zamanlarda sindirerek okumanız.
Umarım Türkiye’nin büyük şehirlerinde yaşama şansı olmayan birçok gence bu hayat hikayeleri ilham verir. Buna benzer hikayeleriniz var ise, lütfen benimle paylaşın.
Birgül’ün hikayesi:
Baharın ilk günlerinde 1979‘da Burdur Bucak’ta doğdum. Çocukluğum kardeşimin doğmasıyla daha da neşeli bir hale geldi. Onun ilk ağlama seslerini hatırlamıyorum ama bana bir kardeşten öte arkadaş olarak gelmiş olduğunu düşündüm hep. Evimizin bahçesinde onunla oynadığımız oyunlar ve evde yaptığımız yaramazlıklar her zaman çocukluğumdan bir hatıra olarak kaldı bana. Çocukluğumdan, kardeşimle geçen o güzel günlerin anısı vardı geride kalan. Bu yüzden kardeşim hayatımın her döneminde önemli bir yere sahiptir. İlkokul dönemim çok güzel ve eğlenceli, ortaokul dönemi ise benim için sıkıntılı ve sancılıydı. Lise dönemim çok güzel ve eğlenceli geçmişti.
Geleneksel ve tutucu bir yaşantısı olan yerde büyümüş olmanın ve bundan dolayı erken yaşta çocukluktan yetişkinliğe geçişim ve de yetiştirilme şeklim biraz baskı altında oldu. Birçok kızın yaptığı gibi bunlardan kurtulmanın en kolay yolu evlenmek diye düşünüp erken bir yaşta evlendim. Evlenince her şeyden kurtulup güzel bir yaşam hayali kurarken aslında acı dolu günlerin beni beklediğinden habersizdim. Evliliğimizin 1.yılı bile dolmadan hatta çok daha kısa bir sürede baba evine dönmek zorunda kalmıştım. Tek başıma çıktığım evime karnı burnunda biri olarak geri geldim.
Kararlı ve güçlü bir kadın olarak yaşıyordum artık baba evinde. Bana göre yanlış olan bu evlilik geri dönmemek üzere bitmişti. Bu kararı verdiğimde 19 yaşında olmam beni hiç korkutmadı ve yolun başındaydım. Bana en büyük desteği ailem ve anneannem verdi. Hep yanımdaydılar. Beni güzel günler bekliyor derken babamın iflas ettiğini duymak beni çok üzmüştü, eşimden ayrılmak bile beni bu kadar üzmemişti. Bu üzüntü ile hayata erken merhaba diyen oğlum 7 aylık doğdu.
Yaptığım bütün mücadelelerin asıl sebebiydi oğlum. Her şeyi onun için yapıyordum artık. Sorunlar beni dert ortakları ilan etmişlerdi herhalde. Daha sonraki dönemlerde de desteğini esirgemeyen kardeşimin askere gitme vakti gelmişti. Onu askere uğurlamak canımı çok acıtmıştı. Babamın yaşadığı iflas ve sonraki dönemlerde yaşanılan ekonomik zorluklar ve artık çalışmaya karar vermemden dolayı Antalya’ya taşındık.
İlk yıllarda yaşanan zorluklar herkesin tahmin ettiği şekilde oldu. Değişen bir çevre, yaşanan ekonomik ve sosyolojik sıkıntılar Antalya’da da devam etti. Böyle sorunlarla karşılaşan biri olarak eve kapanıp hayata küsmektense işe girip hayatla mücadeleme devam etmeye karar verdim. İşe başladığım o ilk günler (2001 yılı) biraz heyecan ve işe başlamanın mutluluğuyla devam etti.
Her mutluluğun bir sonu varmış.2003 yılında hayatıma yön veren canım oğlum hastalanmıştı. Doktor‘a gitmiş gerekli tetkikleri yaptırmış ve Doktor’dan acı haberi öğrenmiştik. Varlık sebebim biricik oğlum Nefrotik Sendrom (Böbrek hastası) olmuştu. O daha 5 yaşındaydı. Bizi çok zor günler bekliyordu artık. Hastanelerden çıkamaz olmuştuk. Ölümle burun buruna geldik; ama asla yılmadık. Ona sürekli güçlü olmasını ve bunun üstesinden birlikte geleceğimizi söyledim. O kadar çok istekliydi ki iyi olmak için o diyetlere, tuzsuz yemeklere rağmen azimle mücadele etti. Biliyordu ölünceye kadar taşıyıcı olduğunu; ama her defasında doktoruna ben iyi olacağım dedi ve hastalığıyla mücadele etmeye devam etti. Artık 2007 den itibaren hastalık belirtilerini görmüyoruz. Oğlumun mücadeleci ruhuyla gurur duyuyorum. O da artık küçük yaşta benim gibi hayatla mücadele etmeyi öğrenmişti.
Severek çalıştığım, kendimi geliştirdiğim ve yaşamımın dönüm noktası olan firmaya katmış olduğum değerlerden sonra başka bir güzel bir iş teklifi ile bu firmada 4 yıl çalıştıktan sonra 2005 yılında ayrıldım. Buradaki iş ortamı bir öncekine göre daha zordu; fakat bana iş yaşamında önemli bir kilometre taşı olacak bir başlangıçtı. Çalıştığım dönemde yapmış olduğum çalışmalar sonucunda çok güzel başarılar elde ettim. Bunun nedeni birçok birimde görev almış olmamdı.
Her şey iyi gitmeye başlıyor derken 2007 kışında babamın yapmış olduğu kaza ve bu kaza sonrası olanlar hayatı nerdeyse yaşanmaz kılmıştı. Babamın ağır bir kaza sonrasında ölümle yüz yüze gelmesi bizi yıldırmadı ve güçlü olmaya devam ettik. Onun yanında her zaman kendisinin iyi olacağını tekrar ayağa kalkıp hep birlikte evimize döneceğimizi söyleyerek ona moral vererek, hayata yeniden merhaba demesini sağladık. Hoş geldin babaJ . Babamın eve dönüp tekrar iyi olmasından o kadar çok mutluyduk ki; bundan sonra her şeyin iyi olacağını düşünmeye başlamıştık. Artık çok mutluyduk. Kardeşimin düğünü için tatlı telaşlar başlamıştı derken Temmuz ayında annem de yaya geçidinden geçen motorun çarpması ile kaza yapmış kaza sonucunda ayağı kırılmış ve ayağına platin takılması gerekmişti. Annemin kaza yapması beni çok üzmüştü. Beklemediğimiz bir haberdi. Bu kaza ailemde hiç huzur bırakmamış, herkesin yaşantısını olabildiğince kötü etkilemişti. Buna rağmen bütün hazırlıklar yapıldı ve kardeşim evlendi.
Birçok iş yerinde her başarılı insanın kuyusunu kazan mutlaka birileri vardır. Benim iş hayatımda da yaşanmıştı. Bende bu nedenlerle çok severek çalıştığım firmadan ayrıldım. Bir süre evde dinlenerek ve çeşitli kitaplar okuyarak geçirdim hayatımın kısa bir dönemini. Sonra yine bir arkadaşımın tavsiyesiyle farklı bir firmada çalışmaya başladım. Yönetim kadrosunda olduğum firma, almış olduğu yanlış kararlarla ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Karşılıklı iyi niyet duygularıyla bu firmayla da yollarımız ayrıldı. Yine sıkıntılı bir dönem daha başlıyor derken aldığım güzel bir iş haberi yeni bir hayatın başlangıcı oldu.
Kişisel gelişim ve geleceğe yön verecek bir eğitim firmasında idari personel olarak işe başladım. Çok kısa bir süre sonra yaptığımız işin cazibesiyle yaşam koçu olmaya karar verdim ve bununla ilgili kitaplar okumaya, konuyla ilgili internette araştırmalar ve makaleler okumaya başladım. Bu güzel başlangıç üzerine bir de firmamızın merkezine, İstanbul’a giderek merkez ofiste bulunan arkadaşlarımın çalışmalarına yakından bakarak gözlem yaptım ve neler yapılması gerektiğine karar verdim. Merkez ofisin Türkiye sorumlusundan aldığım eğitim ve onunla yaptığımız ikili sohbetler sonunda Antalya çalışma ofisimize geldiğimde daha önceden planladığım Satış eğitimini de alarak güzel günlerin planlarını yapmaya başladım.
Her şey bir nefeste oldu, nefes aldım, düşündüm, karar verdim ve nefesimi bıraktım.
2. hayat hikayemiz Bayram Yıldız’ın hikayesi:
1986 yılında Antalya’nın Elmalı ilçesinde doğdum. İlköğretimi Elmalı Muhammet Hamdi Yazır ilköğretim okulunda tamamladım. Lise hayatına başlamadan önce normal lise ile meslek lisesi arasında takılı kalmıştım, herkes beni yönlendirmeye çalışıyordu. Herkesin yönlendirmeler yaptığı o dönemde, kendi iç sesimi dinledim ve her türlü olumsuzluğa rağmen meslek lisesini bilgisayar merakım sebebiyle seçmeye karar verdim. Bence kişi bölüm ve meslek seçimi yaparken sevdiği ve merakla isteyerek çalışacağı bölümü ve mesleği seçmelidir.
Lise 1. sınıfın ilk dönemimde zayıflarım olmasına rağmen ikinci döneminde ailemle konuşmak yerine, kendimi dinleyerek kendi kararlarımı vermeyi tercih ettim. Kendi aldığım kararlarda ailemin yanımda olması ve tüm kararlarımda anlaşamasak bile bana destek vermeleri, kararlarımda güvenmelerinin benim için çok önemli olduğunu söylemek istiyorum. Kendime hedef belirledim ve karar aldım; bu dersler düzelecek okulun en iyisi olacaktım. İkinci dönem tüm zayıf derslerimi dört ve beş yaparak sadece herkesi değil şaşırtmadım, kendimi de şaşırtmıştım. Böylece yapabileceğimi fark ederek özgüven sahibi olmuştum.
Hayatta bazı noktalar vardır ki bunlar çok önemlidir. Aldığım doğru kararlar özgüven kazanmamı sağladı; başarabileceğimi görerek kendime güvenim arttı. İkinci sınıfta bölümümde okulda birincisiydim, bu başarı benim ön planda olmamı ve herkesin beni tanımasını sağladı. O yıllarda okulda bölümler arasında sınavlar olacak ve Antalya ilçeler arasından gelen tüm okullardaki öğrenciler arasında Antalya İl birinciliği sınavı yapılacaktı. Okulda bölümümde birinci olacağıma hiç şüphem yoktu, birinci olacaktım kendime güvenim tamdı ve iddialıydım. Okulda birinci olduktan sonra, Antalya’daki iller arası sınavda da birinci olmayı istiyor ve ilçeden ilk defa okulumuzu temsilen bölümümde birincilik getirmeyi istiyordum. Bu konuda kendine güvenme ve iddialı olmak çok önemli. Bu arada bilgisayar hocamızın hakkını ödeyemem beni motive etmesi ve bana güvendiğini hissettirmesi ve desteğini belirtmesi çok önemliydi.
Antalya’da il birinciliği için gittiğim sınavda, önceki sınavlarda son iki yıldır ismini vermek istemediğim bir ilçe okulunda kopya çekildiğini, birinci ve ikincilerin bu okuldan çıktığını öğrendim. Ama pes etmedim; ben eğer tam 100 puan alırsam, ne yaparlarsa yapsınlar beni geçemeyeceklerdi; kendime güveniyordum. Sınav bitti, çok iyi geçmişti. Tam puan alarak bölümümde Antalya birincisi olmuştum. Bilgimin ve çalışmalarımın karşılıydı bu. İkinci ve üçüncü olanları çok merak etmiştim ve tahminim üzere diğer ilçedeki adı çıkan okuldan çıktıklarını öğrendim. Bu olay bana ne olursa olsun istedikten sonra her şeyi başarabileceğimi öğretti. Lise hayatım 2003 yılında bitti ve bir yıl üniversite sınavına hazırlandım. Hedefim Yüksek Meslek Lisesiydi. Soyadımı taşıyan Yıldız Teknik Üniversitesi olmadı. Süleyman Demirel Üniversitesi bilgisayar programcılığı bölümünden 2006 yılında mezun oldum.
Mezun olmamdan hemen sonra Elmalı’ya dönerek kendimi geliştirmek adına Antalya ilinde büyük şehirde çalışmak istedim.  Antalya Gsm sektörümde bir yıl gibi bir sürede satış sorumlusu olarak çalıştım; bana iletişim ve güven uyandırmalarda çok iyi olduğumu söylediler. Özel sektörde yoğun iş temposunda çalışıyordum, ancak iş beni tatmin etmiyordu; mağazada çok aktif değildim, satış sorumlusu olmama rağmen aktif olmadığımı düşünüyordum. Arkadaşlarımdan öğretmenlik yapanlar vardı. Ancak ben hayatta hiçbir zaman öğretmen olmayı düşünmemiştim “gel öğretmenlik yap” deseler bile düşünmüyordum. Diğer yandan, ek olarak akşamları ve hafta sonları özel sektörde yetişkin eğitimi verebileceğimi, bunun çevre edinmemede faydası olacağını düşündüm.
O zamanlarda Büyükşehir belediyesi bünyesinde ASMEK Antalya Sanat ve meslek edindirme kursları olarak birçok alanda açılan kurslar vardı ve ben neden burada öğretmenlik yapmayayım diye düşündüm. Akşam ve hafta sonları çalışmak için başvuruda bulundum. Aynı zamanda o zamanlar halk eğitim merkezine de başvurdum. İki hafta sonra, tam ümidi kesmek üzereyken, beni aradılar. Ben, artık kabul edilmediğimi düşündüğüm anda, bir telefon geldi. Evraklarımı götürmem isteniyordu. Antalya birinciliğim ve belgelerimden olsa gerek, kısa bir görüşmenin ardından, kendimi bir anda eğitimci olarak buldum. Bir yıl boyunca, hem Milli Eğitim’de hem de Asmek bünyesinde öğretmen olarak çalışmaya başladım. Kısa zamanda öğrencilerden olumlu geri bildirimler alarak çok kısa zamanda çok fazla derse girerek tecrübe kazandım. Ayrıca eğitim vermek kendimi geliştirmemi sağlıyordu. Üst düzey birçok yetişkin öğrencilerim oldu; farkı kişileri tanıdım ve iletişim konusunda herkesi gözlemleyerek kendimi sürekli geliştirdim. Farklı kültürde ve yaşlarda çok fazla öğrencim oldu. İletişim yeteneğimi geliştirirken eğitimcilik konusunda tecrübe kazandım. Antalya’da tüm tanıştığım kişilerle iyi ilişkiler kurarak kısa zamanda geniş bir çevrem oldu.
Kitap yazma konusunda bilgisayar üzerine birçok kitapları inceledim Bilgisayar konusunda öğrencilere önerdiğimiz birçok kitap İstanbul’dan geliyordu. Birçok bilgisayar kitabı incelemiştim ve bilgisayar öğrenmek isteyenler açısından büyük eksiklikler olduğunu fark ettim, ayrıca kitaplar hiç de öğretici değildi. Kitap yazma fikrim hiç yoktu,  ancak muhasebe üzerine kitap yazmış bir hocamın beni cesaretlendirmesi ve motive etmesi ve NLP de aldığım eğitimler sonucu haftanın yedi günü yoğun şekilde dersim olmasına rağmen bilgisayar kullanma konusunda kitap yazmaya karar verdim. Amacım bilgisayar kullanacaklarının istediği tarzda bir kitap hazırlamaktı. Hedefim, Eylül ayında okullar ve kurslar başlayana kadar kitabı bitirmekti. Dokuz ay gibi kısa bir sürede, yoğunluğuma rağmen, gece üçlere kadar kitap yazdım. Benim için bu bir ilk olacaktı. Ayrı bir heyecan, güzel bir olaydı. Kitap yazdığımı herkes ile paylaşmadım, hatta paylaştıklarımdan beni caydırmak isteyenler bile oldu; daha yaşın genç diyenler! , yaptığın masraf ve zamanla kalırsın diyenler oldu. Ama ben yine de kararlıydım, bu kitap bitecekti. Başarmak istiyordum. Başaramasam bile, benim için güzel bir deneyim olacaktı. Hedefim kitabımın eylül ayında piyasaya çıkmasıydı. Aynı tarihlerde NLP eğitimi de aldım.
En sonunda , “Adım adım bilgisayar” isimli ilk kitabım Eylül ayında piyasaya çıkmıştı. İstediğim tarihte, kurslar başlamadan 3 gün önce baskısı çıkmış ve yetişmişti.  Yayınevleri ile görüşemedim ve sadece kendi imkanlarımla baskısını yaptırmıştım. Tüm birikimimi bu kitap için harcadım. Yönetim ve tüm öğretmen arkadaşlar ile inceledik. Kitabımı herkes çok beğendi ve kurslarda önerilmesi kararı alındı. Uzun bir yolculuğun ardından aldığım risklerin ve çalışmaların mükafatını alacaktım. Kitap satışları tahminimden iyi gitti ve ikinci baskısını yaptım. Gelen mail ve mesaj tebrikleri, ikinci kitap konusunda beni heveslendirdi. Böylece, 2. kitabımı yazmaya başladım. “A’dan Z’ye BİLGİSAYAR REHBERİ” kitabı isimli kitabım 2010 Ocak ayında çıkmasıydı hedef ancak yayınevinden kaynaklanan bazı aksamalar yüzünden Nisan ayında satışa çıktı. Bu arada ikinci üniversitemin işletme bölümünden bu sene mezun oluyorum.
Kişisel Gelişim konularında kendimi geliştireceğim. Eğitim adına ise insanlara faydalı olabileceğim konularda eğitimler almak istiyorum. Ayrıca uzun vadede hedefim birkaç konuda uzmanlaşmak ve her ilde eğitim ve seminerler vererek eğitime katkıda bulunmak
Eğitim Danışmanlığında ise Antalya’da alanında uzmanlaşmış en iyi eğitimcileri ile eğitimler düzenlemek ve Antalya’da insanlara kaliteli eğitimler ile buluşturmak istiyorum
Microsoft Office 2010 kitabının piyasaya yeni giriyor ve menülerinin henüz İngilizce olduğu ve bu ilk çıkacak olan en yaygın olarak kullanılan office programları kitabını Türkiye’de ilk benim kalemimden çıkmasını hevesi ve heyecanı ile kitabın Eylül ayı gibi piyasaya çıkmasını ümit ediyorum.
“Satış Yapmanın Sırları” isimli seminerinizden sonra, Yasemin SUNGUR ile “Kariyer Koçluğu Programı” seminerini düzenledim. Ekim ayından itibaren Antalyalıları en iyi eğitim ve seminerler ile buluşturmayı düşünüyorum. Ayrıca Antalya’da eğitim vermek isteyen eğitimcilerin eğitimlerini düzenleyebileceğimi de duyurabiliriz.
Kendini geliştirmeyi seven, okumayı, öğrenmeyi ve öğreterek insanlara faydalı olmayı seven birisiyim. Aynı zamanda proje üretmeyi severim. Başarı kelimesi benim için çok önemlidir. Bir işe girişmişsem başarmak zorunda olduğumu ve en iyisini yapmak için tüm yol ve alternatifleri uygulayarak en iyisini yapmak isterim. Hiçbir zaman bir şeyi yapmış olmak için değil, o işi yapmak için karar aldıysam en iyisi için elimden geleni yaparım. Bunun dışında özellikle kişisel gelişim insanların bilinçlenmesi ve önce Antalya adına en iyi eğitimleri düzenleyerek Antalya da bu açığı ve kaliteyi getirmek, Antalyalıları kaliteli eğitimler ile tanıştırmak istiyorum. Uzun vadede ise kendime seçeceğim konu ve alanda eğitim vermek ve Türkiye’nin farklı illerinde seminerler veya eğitimler ile ile insanları bilinçlendirmek ve eğitmek ve katkıda bulunmak en büyük arzum.
Her iki hikayede bana ilham verdi. Ne mücadele, ne kararlılık, ne kendine inanç. Hem Birgül, hem Bayram’da bunu gördüm ve hayran oldum..
Hep olumsuz mesajların çoğaldığı ülkemizde ve dünyada, buna benzer hikayeler, yaşadığımız hayatın anlamlı olması için insanın bir amaç uğruna mücadele etmesi gerektiğinin, hayatı hayat yapanın aldığımız sonuçlardan çok, bu mücadele sürecinin bize yaşattıkları, başarısızlıklarımız ve deneyimlerimiz olduğunu söyleyebilirim.
Umarım siz de benim kadar bu hikayelerden haz almışsınızdır.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment