Moral Değerlerimizi Yüksek Tutalım – 1

moral-deger-7

Ben 41 yaşındayım ve hayatımda, çok değil bundan 30 yıl öncesinde insanların mutluluk değerinin bugünküne göre çok çok daha fazla olduğunu gözlemledim. Büyük şehirlerde yaşasalar bile kişilerin, kendileri ve birbirleriyle ilişkileri, bugüne göre çok daha samimi, sevecen, dostça ve elelelik içinde idi. İnsanlar sokakta birbirlerine selam verir, aynı muhitte oturanlar birbirlerini tanır, aynı iş kolunda çalışanlar birbirleriyle rekabet yerine, ortak sorunlarını paylaşır, mahallede bir kayıp yaşamış kişilere gidilir, maddi, manevi olarak onlara destek olunurdu…

Geçen yıllar içinde ne olduysa oldu ve günümüz dünyasındaki kopuk, kendi merkezcil ilişkiler beliriverdi. Kişi artık neredeyse tüm problemlerle kendisi uğraşmak zorunda; hatta problemsiz iki ay geçiren kimse kalmadı. Değil iki ay şöyle iki gününü neşe, sevinç, mutluluk içinde geçiren kimse kalmadı. Ekonominin büyümesi, insanların sorumluluklarının artması ve bunun baskısı altında ezilmeleri, ekonomik değerlerin mutluluk için yeterli olduğunun sanılması bizleri buralara kadar sürükledi. Yeni bir cep telefonunun bizlere verdiği mutluluğun bir haftalık, yeni ve güzel bir evi başkalarına göstermekle aldığımız mutluluğun 2 ay, prestijli bir işin bize verdiği mutluluğun ilk problem çıktığı ana kadar sürdüğünü değişik deneyimler neticesinde anladıktan sonra bu boşluk, bir amaçsızlık gündeme geldi. Bu boşluğu dolduracak elimizde bir şey bulunmaması bizleri bu ortalama toplumsal  mutsuzluğa kadar taşıdı. Hele hele doğal yaşamın yani temiz hava solumanın, doğal domates yemenin, temiz su içmenin, bir yere yürüyerek gitmenin unutulacak kadar azalması bizleri çok büyük sağlık problemlerine itti. Birçoklarımızın kendilerinin veya yakınlarının sağlıklarının bozulması, hatta bazen de bu kişilerin kayıpları bizleri psikolojik olarak etkiledi sağlık olarak da problemli bir hale geldik. Peki bu oluşum fena mı oldu ? Hayır!… Kişiler bu mutsuzluk tablosunun içinde kendilerine bir çıkış yolu arama zorunluluğuyla, dışarıdan gelebilecek olumlu ya da olumsuz etkenlerden bağımsız, kalıcı ve sürekli bir mutluluk yaratma haline geçebilmek için değişik mutluluk yolu arayışlarına girdiler. Önceleri en bilinen haliyle herkes psikologlara koşturdu; çünkü dönemin bilge kişileri onlardı. Sonraları Din yoluna çekilenler bu konudaki büyüklerine danıştı. Daha değişik seviyelerde örneğin ruhsal yolla ilgilenenler değişik kanallık kitaplarını okudu, uygulamaya çalıştı, değişik çalışmalara katılarak mutluluğu dışarıda yakalamaya çalışmaktan çok kendi içsel karmaşalarını çözmeye yöneldiler. Kendi yakınlarının başına gelen sağlık sorununu çözmeye çalışırken, modern tıptan ümidi kesince alternatif yöntemleri araştıran Şifacılar bu konudaki kendi yeteneklerini fark ettiler ve buna yöneldiler… Kısacası bilinen yöntemler dışında yani para kazanmak, mal veya mevki edinmek, zeki ve bilgili olmak gibi yöntemler dışında daha yüksek mutluluk alanlarına yöneldiler.

İnsanlığın içine girdiği her türlü bunalım; İnsanlığı yepyeni bir basamağa taşımıştır. Sözgelimi Orta Asya’daki büyük kuraklık, İnsanlığı göçe zorlamış ve böylece insan ırkı yepyeni oluşumlara geçmiştir. Ortaçağdaki engizisyon mahkemeleri ile din baskısı altında bunalan İnsanlık; Rönesans-Reform hareketinin patlamasıyla tarihinin en yüksek estetik değerlerine kavuşmuş ve sanat dallarındaki en yüksek klasik eserler yakalanmıştır. 2.Dünya Savaşı sonucunda insanlar milletler olarak bile anlaşma farkındalığına erişmiş ve Birleşmiş Milletler kurulmuştur. Peki şimdi, yani bugünkü bunalım bizlere neyi anlatmayı çalışıyor ?!!! Ya da bu bunalımdan nasıl çıkmayı başaracağız birey olarak kendi kendimize.  Ve de toplumsal olarak hep beraber ?!!.

Devam edecek…

Ali Erdinç Başaran

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment