NLP’ye Kısa Bir Bakış

İnsan denen varlığı çözebilmek adına yapılan çalışmalardan birisi de Dilbilimci Richard Bandler ve Bilgisayar Programcısı/Matematikçi John Grinder tarafından yapılmış. Zekâ üzerine çalışmalar gerçekleştirmişler ve sonucunda NLP’ yi yaratmışlar. Bu inceleme sonucunda oluşan bilgileri, NLP eğitmenim Tamer Dövücü’den aldığım ders notlarımdan ve “Türkiye’den NLP ve Sibernetik Uygulamaları” adlı kitabından paylaşıyorum.

NLP; kim olduğumu, nasıl çalıştığımı, programlarımı yönetmeyi bana fark ettiren, beni derinden etkileyen kişisel gelişim ve özgürlük metodudur. NLP; kişinin çevresiyle ve kendi içinde iletişim kurmasını sağlayan düşünce ve davranış biçimidir.

NLP’nin açılımı:
Neuro (Nöro) : Yaşamdaki tecrübelerimizin sinir sistemimiz sayesinde 5 duyumuzla algılanması ve işlenmesidir.
Linguistic (Linguistik) : Sinirsel temsillerin kodlandığı, sıralandığı ve anlama kavuştuğu iletişim sistemleridir.
Programming (Programlama) : Belirlenmiş hedeflere ulaşmak için iletişimimizi ve sinir sistemimizi organize etmektir.

Bandler ve Grinder insan zekâsını incelerken konularında başarılı terapi ustaları Gestalt terapisinin kurucusu Fritz Perls
Aile terapisti Virginia Satir ve Tıbbi hipnozun kurucusu Milton Erickson’un kullandıkları yöntemleri incelemişler, bu terapistlerin kullandıkları dilde ortak noktalar bulmuşlar. Bu bilgilerini dilbilimci Chomsky’nin çalışmalarıyla yoğurduklarında, her durumda işleyen bir terapi dili olan NLP’ yi yaratmışlar.

NLP’ ye göre beynin işleyişi:
1-Dış dünyadan duyularımıza bilgiler, veriler gelir. Bunlar ses, görüntü, koku, tat ve dokunma biçiminde 5 duyumuzla algılayabileceğimiz verilerdir.
2-Bu bilgiler bizim algı filtrelerimizden geçer ama buradan geçerken silinir, bozulur ya da genellenir.
3-Daha sonra iç filtrelere gelir. Burada değerlerimiz, inançlarımız, kriterlerimiz ve ihtiyaçlarımızdan geçer.
4-İç filtrelerden geçerken başkalaşım geçirerek dil filtresinden geçer.
5-Artık bir anlam kazanan bilgi baskın temsil sistemi ile ( görsel, işitsel, dokunsal) beyinde düşünce haline gelir ve aynı bilgi gurubunun arasına kodlanır.
6-Bu kodlama yapılırken nörolojik olarak sinir hücrelerinde kodladığı benzer bilgilere ulaşır, karşılaştırmalar yapılır ve bilgi davranışa dönüşmeden tekrar iç filtrelerden geçirilir.
7-Tekrar düşünce haline gelen bilgi beyine ulaşıp kodlandığında dış dünyaya sözlü ya da sözsüz davranışla tepkide bulunuruz.

Bütün bu işlemler 1–2 saniye içinde gerçekleşir.

Filtrelerimizi oluşturan tecrübelerimiz çocukluğumuzda başlar. Çevremizdeki yetişkinlerden aldığımız programlar dünya görüşümüzü oluşturur. Beş duyu organımızla algılarken ait olduğumuz kültürün dilini, değerlerini de öğrenmeye başlarız. Yetişkinler bizlere dünyanın ne olduğunu, adımızı, kendilerinin ve bizim nasıl birileri olduğumuzu kısaca her şey hakkında fikirlerini söylerler. Çocuk olan bizlerin seçme şansı yoktur, söyleneni dinler, anlar, evet diyerek hemfikir olur ve bize verilen her şeyi öğreniriz.

İnsanların:
2 yaşına kadar duyuları açılır.
11 yaşına kadar sinir sistemi yapılanması tamamlanır ve alışkanlıklar oturur.
21 yaşına kadar kimlik oturma süreci devam eder.
25 yaşında artık her şey yerine oturmuştur, değişim durur ve öğrenilenlere adapte olmaya başlanır.

Bilinçaltının yaşı 11’i geçmez, hepimizin içinde 11 yaşında bir çocuk vardır. İyiyi, kötüyü, zevk aldığı şeyleri öğrenmiş ve alışkanlıklarını kazanmıştır. Belirli ortamlarda işe yarayan bu öğrenilmiş alışkanlıklar, değişen bir ortama uyum sağlamakta engelleyici ve zorlayıcı filtreler oluşturur. Alışkanlık haline gelen programları değiştirebilmek için bilinçaltına öğrenmeyi öğretmek gerekir.

Gerçek dünya ile zihinde oluşturulan dünya modeli birbirinden farklıdır ve tüm insanlar içlerinde oluşturdukları dünya modeline göre kendilerini yönetirler. Bu oluşturulan dünya modelinin temelinde yetişkinlerin bize her şey hakkında öğrettiklerinden oluşturduğumuz inanç kalıplarımız vardır. Ne kadar eğitim alsak da, kitaplar okusak da bu yollarla aldığımız tüm bilgileri bilinçaltındaki inanç kalıplarımızdan filtre ederek algılarız.
Filtrelerimizin, çocuk zekâmız tarafından oluşturulan inanç kalıplarımız olduğunu fark ettiğimde, bilinçaltı kalıplarımdan özgürleşerek yaşamı algılayışımı genişletmek yaşam amacım oldu. Zihindeki dünya modeli gerçek dünyadan ne kadar farklıysa kişi o kadar duygusal davranmaya başlar. Psikolojik problemlerin kökeni de burasıdır. Bu filtrelerin ne kadarını kaldırabilirsek, kaldırdığımız kadar gerçek dünyaya adapte olur, problemleri azaltırız.

Türk insanı genellikle uzlaşmacıdır, yani acıdan kaçar. Yaşamı yolunda gitmeyip acı öne çıkınca “ne yapmalıyım” diye sorgulama başlatır. Bu sorgulama kişinin yaşadığı programını değiştirmek için attığı ilk adımdır. Bazen yaşanılan duygusal şoklar, aşırı stres, doğal afetler, beklenilmeyen ani kayıplar bazı insanlarda bu program değişikliğine itici güç oluşturur.

NLP, önce insanın kendisini anlamasını hedefler. Zihin ile dil arasındaki iletişimin davranışlara nasıl yansıdığını bulmaya çalışır. Geçmişten ders alarak duygu ve düşünceleri daha iyi duruma getirecek şekilde kullanılmasını öğretir. Küçüklükten itibaren oluşmuş inanç kalıplarını/bilinçaltı programlarını negatiften pozitife değiştirerek dış dünyadaki gerçekliği anlayıp davranışların düzenlenmesini sağlar. Bu değişimleri yapabilmiş kişiler modellenerek süreç hızlandırılır.

NLP, EFT (Duygulardan özgürleşme tekniği), Farkındalık meditasyonu, Reiki (Evrensel yaşam enerjisi), The Reconnection (Evrenle tekrar bağlantı), Tachyon (hücre değişimi) ve diğer enerji şifalarının ortak amacı, bize düşman gibi çalışan bu programları, inanç kalıplarını değiştirerek dost haline getirmektir.
Bu terapi ve tekniklerin işe yaradığını gözlemliyor ve neden, nasıl gerçekleştiğini sorgulamadan işe yaradığı için kullanıyorum.

Mahatma Gandhi şöyle demiş:
İnançlar düşüncelere
Düşünceler sözlere
Sözler davranışlara
Davranışlar alışkanlıklara
Alışkanlıklar değerlere
Değerler kadere dönüşür.

Farkında olun ya da olmayın dünyayı seçtiğiniz inançlar doğrultusunda tecrübe edersiniz.
Bilinçli olarak neye inandığımızı söylerken, davranışlarımızla etrafa eyleme geçmiş düşünce ve inançlarımızı yansıtırız.

Sevgiyle paylaştım,

Nevin

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment