Yeni Nesil ve Başarı Üzerine

yeninesilSabah işe gitmek için evden çıktım, arabamla yolda giderken radyoyu açtım. Geveze yine bir çok kişi ile sohbet ediyordu. İnsalar binbir zahmetle arabadan, otobüsten, evlerinden, iş yerlerinden Geveze’yi arıyorlar ve sordukları sorular karşısında hazırlıksız cevaplar veriyorlardı. Bu sabahki konu hayaliniz var mı sorusuydu. Çoğu kişi zamanım yok cevabını verdi. Yaşıyoruz ama ne için, hangi amaç için, neden varız, nereye gidiyoruz??

İnsanların amaçsız, hedefsiz, bilinçsiz yaşamaları, zamanlarının kıymetlerini bilmemeleri ben hep düşündürür. Sonuçta saatler, günler, aylar, yıllar geçer ve hiç bir yerde olmayız. Ama sürekli şikayet eder, başkalarını suçlarız. Bugün başarılı insanların diğer insanlardan farkları yeteneklerinin farkına varmaları, bunu tutkuya çevirip çok çalışmaları, hem de delice çok çalışmaları. Çoğu insan çok yoğun olduğunu iddia eder. Ama birşey üretmeden yoğundur.

Bu hafta önce Kadir Has Üniversitesi’nde, daha sonra da Koç Üniversitesi’nde pazarlama semineri verdim. Kadir Has Üniversitesi’nde normalde 40-50 kişi gelir demişlerdi. Konuşmama 200 kişi katıldı. Aklımda kalan en önemli şey, öğrencilerin satış işinin dürüst yapılacağına inanmamalarıydı. Satışın temelde dürüstlük, açıklık ve samimiyetle yapıldığında uzun vadede her zaman kazanacaklarını söyledim.

Çoğu öğrenci ilgisizdi. Akılları başka yerlerdeydi. Böyle bir fırsatı değerlendirmek yerine günlük sorunlara dalarak boş boş bakan gözlerle bana bakıyorlardı. Beni davet eden arkaşım – hocaları – bu sunumdan daha sonra herkesi sorumlu tutacağını da altını çizerek söylemişti. Bazıları ben niye buradayım der gibi bakıyordu. Bazıları ise pür dikkat dinliyorlar, benden birşeyler öğrenmek istiyorlardı. Bazıları ise benimle eğitim sonrasında da görüşmek ve danışmak istediklerini söylediler. Farkları düşünceleri idi. Dünyada başarılı insanlar toplumun yüzde biridir. Yani her 100 kişiden sadece biri hayatta başarır !

Kadir Has Üniversitesi, son yıllarda büyük gelişim göstermiş. Kampüsün yeri, okulun konumu, sınıflar hepsi mükemmeldi. Türkiye’de artık Amerika’yı aratmayan üniversiteler var. Ama eğitim sistemi düşünmeye, araştırmaya, yaratıcılığı teşvik eden bir sistem değil. Öğrenciler konuşmuyorlar, düşünmüyorlar, soru sormuyorlar. Merak ve tutku eksikliği var.

Konuşmamı şu sözlerle bitirdim : “Hayatta teknik bilginin başarıda payı sadece yüzde 15’dir. Yüzde 85 ‘i ise insan ilişkilerindeki başarınız, kişileri ve insanları yönetme becerinize bağlıdır. Teknik bilgi yanında fikirlerini açıkça ifade edebilen, liderlik vasıflarına sahip, insanlarda istek uyandırabilen biri, daha yüksek kazanç elde etme gücüne sahiptir.”

Ertesi hafta Koç Üniversitesi’nde konuşmam vardı. Okul gerçekten muhteşemdi. Kampüs o kadar büyük ki, içinde insanın kaybolması çok kolay. Pazarlama klübünde konuşmam vardı. İçeri girdim. Pırıl pırıl bana bakan gözleri gördüm. Buradaki fark. Gelen kişilerin zorunlu değil, gönüllü gelmeleri idi. Farkı hemen görüyordunuz.

Öğrencileri sorularımla sıkıştırıyor, konfor alanlarının dışına çıkarmaya çalışıyorum. Koç Üniversitesi’nde okudukları için özgüvenleri yüksekti.

Kendilerine üç dört kelimede kendilerini pazarlamalarını söyledim. Çoğu yapmak istemedi. O zaman bana Koç Üniversitesi’ni pazarlayın, dedim. Öğrencilerden biri çok iyi öğrenci yetiştirir dedi. İşte bu dedim. Hayatta ne yaparsanız yapın kendinizi, işinizi üç dört kelime ile ufak bir çocuğun anlayacağı dilde anlatabilmeniz lazım. Pazarlama okumalarına rağmen pazarlamanın gücünü bilmiyorlardı. Bunun nedeni ise öğrencilere mükemmel bir ortamda en son teknoloji ile en güncel bilgi verilmesine rağmen bu öğrencilere düşünmenin, yaratmanın ne kadar önemli olduğu anlatılmıyordu. Hayalleri, hedefleri konularında çok düşünmemişlerdi. Bu öğretebilir bir şey mi, yoksa içimizden mi gelir? Genlerimizde mi var? Bunu bilemem, ama benim görüşüme göre ailelere büyük iş düşüyor. Ben iki oğlumu bilinçli yetiştiriyorum. Bunu öğretilebilir bir şey olduğunu görüyorum, tecrübe ediyorum.

22-23 yaşında, ben de bu konuları düşünmüyordum, çok da haksızlık etmeyeyim. Ama günümüzde rekabet çok, işler aslanın ağzında. Diğer yandan eğitim sistemi, teknoloji 80’li yıllara göre çok gelişmiş. Okullarda verilemeyen yaratıcı düşünce merak ve araştırma. Bunlar verilmediği zaman bu parlak gençler iş hayatlarına girdiklerinde işveren sıkıntı yaşamaktadır.

Koç Üniversitesi’nde ise şu mesajları vererek konuşmamı sonuçlandırdım : “Bugün dünyayı ilişkiler belirliyor. Bugün ne ülkeler, ne politikacılar, ne şirketler birbirleri ile iş yapıyorlar. Her şeyi iki insanın arasında oluşan dialog ve ilişkiler belirliyor. Bu iki insan arasında oluşan ilişki başarılı ise, bu başarı o iki ülke arasında, o iki şirket arasındaki ilişkileri belirliyor. O nedenle insan ilişkilerinizde kendinizi geliştirin. Bunu okullarda maalesef öğretmiyorlar.”

Çağımızda başarının temeli farklı olabilmek, farklı düşünebilmek, diğer yandan tutkularımızı bulmak ve ne iş yaparsak yapalım çok çalışmak. Her iki okulda öğrencilerde bunu hissedemedim. Her ne kadar sunumumdan etkilendiklerini söyleselerde, işimi gücümü bırakıp büyük hevesle zaman ayıran bir işadamı olarak beklentim daha istekli bir dinleyici kitlesi idi. Katılım beklentinin çok üzerinde (yani merak var) ama katılım, sorgulama, soru sormak düşük. Bunlar okulda öğrencilere kazandırılmalı. Kaç kişi staj yaptı diye sordum. Bir kaç el kalktı. Staj zorunlu hale gelmeli ve teşvik edilmelidir.

Üniversitlerde gönüllü eğitim vermek bana çok keyif veriyor. Yeni nesili tanımak, onlarla beraber olmaktan çok mutlu oluyorum. Yeni nesil bizden daha zeki, bilgili, özgüvenli. Diğer yandan yeni teknolojiler, Internet sebebi ile daha tembel, sabırsızca hemen herşey olsun istiyorlar , bedel ödemeden yükselmek, çok para kazanmak istiyorlar. Bunların mümkün olmadığını anlatmalıyız. Başarının kestirme yolu yok. Çalışmanın en önemli değer olduğunu anlatmalıyız.

Bu duygularla akşamın 11’inde İzzet Ressam (Gelinim olurmusun ve Binbir geceyi dünyaya pazarlayan genç) ile HouseCafe’de biraraya geldik. Bütün gün işte yorulmuştum. Yabancı misafirlerim vardı..Saat 10 ‘daki randevuma zar zor 11 ‘de ulaşabildim. Birlikte ne yapabilirizi konuşmak için biraraya geldik. Dünyada bir çok kanalın gelinim olurmusun formatında yarışmalar düzenlediğini, hatha NBC kanalı bile programın benzerini taklit ettiğini söyledi. Kendisi ile sohbet etmek, bir şeyler üretebilmek bana çok keyif verdi. Kitabımın yurtdışına satılması ve TV konusunda birlikte neler yapabilirizi konuştuk.

Birşey yapmak, yaratmak, yeni insanlarla tanışmak beni heyecanlandırıyor. Gençlerde de bu tutku ve isteği yaratmaliyız.

Bu satırları yazarken Enbe Müzik’in kurucusu Behzat Gerçeker ile sohbet ediyorduk. Kendisi ile en kısa zamanda sizler için bir söyleşi yapacağız. Kariyerinde çok başarılı olan bu yetenekli müzisyene şu soruyu sordum. İş hayatında başarının sırrı nedir ? “ Çok çalışmak, hemde çok. Çevremde bir çok inanılmaz yetenekli , en iyi okullardan mezun arkadaşlarım var. Ama şu anda isimlerini kimse bilmiyor. Nedeni tembel olmaları. Tutkularının olmamaları..”

Yeni nesillere şu mesajı vermek istiyorum : “ Bugün başarılı olmak istiyorsanız , yeteneklerinizi keşfedin. Bunları tutkuya çevirin. Erken yaşlardan başlayarak çok çalışın. Hemde çok .. ”

Koç Üniversitesi’nde konuşmamın sonunda bana Master yapma konusunu danışan bir öğrenciye şu mesajı verdim : “Okumak vizyondur. Bakış açısıdır. Ama sizi korkak yapar. Bugün Edison, Ford, Vehbi Koç kendi bilgilerinden çok etraflarındaki çalıştırdıkları insanlar üzerinden istedikleri noktaya geldiler. Bugün paranızla her türlü bilgiyi satın alabilirsiniz. Ama cesareti asla! Girişimci olmanın temeli cesarete dayanır. Başarılı olmanın sırrı ise çok çalışmaktır.”

Yazımı John D. Rockefellerin şu muhteşem sözleri ile bitirmek isterim : “ İnsanlarla ilişki kurma yeteneği, şeker ya da kahve gibi satın alınabilir bir şeydir. Ve ben bu yeteneğe her şeyden daha fazla bedel öderim. Güneşin altındaki her şeyden daha fazla.”

Taner Özdeş

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment