Ruhumu Bıraktığım Gün

Ruhu olmayan insanlar var. Biliyorum. Çünkü; onlardan biriyim. Varmış gibi yapıyorum ürkmeyin benden diye. Ruhumun terkettiği bedenimle ruhsuz ruhsuz dolaşıyorum aranızda farkında değilsiniz. Taksim kalabalığına karıştırıyorum bedenimi, biriniz dönüp bakmıyorsunuz içimin boşluğuna ama ben sizi seyrediyorum. Oturuyorum meydana, sadece sizi seyrediyorum. Nasıl katlanabildiğinize şaşırıyorum. Ruhunuzla havalı havalı yürümeniz, acı çekmek nedir bilmezmiş gibi halleriniz. Öyle imreniyorum ki size..

Bazen ruhumu bırakmasa mıydım diye düşündüğüm zamanlarda, dayanılmaz sancılarım geliyor hemen aklıma; nefessiz kalıp boğulduğum o anlardan birinde ”Git’ ‘demiştim ve sonrasında ağzımdan hafifçe sızıp, gitmişti sessizce. Meğer ne kadar ağırmış bu ruh denen şey. Artık öyle hafifim ki bazınız bana burun kıvırıyor, dalga geçenleriniz bile vardır arkamdan. Hiç biriniz yüzleşemezsiniz ne de olsa. Gerçi umrumda değil artık ruhsuz olduğumdan beri.

Eskiden anlamak için nasıl da yorardım kendimi. Akşam eve sırtı kamburlaşmış, ayaklarımı sürüyerek dönerken nasıl safça bir umut beslerdim sizlere dair.

Siz ne kadar zor olduğunu anlayamazsınız. Her sabah bedenim ortadan ikiye ayrılacakmış gibi sancılar içinde uyanmayı, içimde sağa sola koşturan delirmiş ayak seslerini duymayı ben istemedim. Sizin ‘-de halinizde’ kalmaya çalıştım ayırmayın kendinizden beni diye. Olmadı.

Sessiz sessiz dinliyorum herşeyi. Sizlerin gözlerinize bakıyorum, konuşsam anlatırım tüm gördüklerimi diye susuyorum, izin veriyorum istediğinizi yapmanıza. Gerçekten çok yaratıcı olabiliyorsunuz. Alkışlıyorum her birinizi tek tek ve saygıyla eğiliyorum önünüzde. Vücudunuza boylu boyunca uzanmış hasta ruhunuzu farketmeyen sizlere şefkatle sarılıyorum. Alnınızdan damlayan yalanlarınızı siliyorum, inanmak için size. Kafamı çeviriyorum, söylenerek ilerliyorum manzaramı bozanları görmemek için, tıpkı sizin gibi, anlıyor musunuz? Sadece uyabilmek için sizlere, ruhumu bıraktığım o günden beri çürüyorum yavaş yavaş. Kokumu bastırmak için teninize sürünüyorum her gece, yeniden doğuyorum her birinizde.

Yazan ARIZA: Fırat

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment