İçinde “Hipokrasi” Geçen Kelimeleri Bulun! – 5

hipokrasi_5aBurası hep limon çiçekleri ve portakal kokar. Burası ile ilgili en önemli ve güzel anım rahmetli dedem, ninem ve sülalenin geri kalanlarından sadece sevdiklerimle ilintili olanlardır. Belki de ilk kan portakalımı dedemin elinden yediğimdendir. Yüksek binalar olmamakla birlikte, pamuk ticareti yapılmasından fakiri kadar zengini olan da bir yerdir bu şehir.

Havaalanında neredeyse bando mızıka ile karşılanmıştım. Yeni yöneticim bile oradaydı, inanamadım. Karga tulumba otele yerleştikten hemen sonra meşhur baraj gölünün yanıbaşında, şalgamla kebap, belki de o zamana kadar tattıklarımın en iyisiydi.

Yöneticim gerçekten de şeker gibiydi. Nedeni bilinmez(en azından o zaman bilmiyordum), bana sürekli “müdür bey” diye hitap ediyordu. (Belki de yakın zamanda müdür olacağımı hissettiği içindir) Bölge küçük olmasına karşın iş yoğundu. İş arkadaşlarımla birbirimize ısınmış, güzel bir ekip olmuştuk. Özellikle muhasebedeki iş arkadaşlarım(bugün hala görüşürüz), çaycımız, depocumuz…

Evler yüksek olmasa da, bu şehirde odalar düğün salonu gibidir. İçinde at koştur. İşte birgün odamda oturuyordum. Hedeflerle ilgili bir çalışma yapıyordum. Neredeyse kendimi kaybetmiş, herbir ürünün adetleri, müşteri sayıları, cirolar, çek vadeleri, satış temsilcileri… detaylıca bu anın keyfini çıkarıyordum. Bir ses geldi. Birşey düştü ya da birşey başka birşeye çarptı. Ne oluyor diyemeden, hışımla odama giren muhasebe müdürü’nü gördüm. Burnundan soluyordu. Bana “sen kendini yönetici mi sanıyorsun?” dedi. Bağırıyordu. Ofiste bildiğim kadarıyla O, yardımcısı ve bir de çaycımız vardı. Ayağa kalktım. O hala bağırmaya ve benim ne melem bir yönetici olduğumla ilgili yorumlarını sıralarken, ben bana asırlar gelen bir yürüyüşten sonra kapıyı kapattım. Bir koltuğa oturmasını ve sakinleşmesini rica ettikten sonra “herşey yolundadır umarım. Sorun nedir?” diye sordum. Bana “sen burada işe güce bulaşmış vaziyette çevrenden bi-haber yaşarken, partonun malı hamuduyla götürüyor haberin yok!” dedi. Hikaye enteresan olabilirdi. Ancak yine de, ne dediğini tam olarak anlayabilmem, O’nun konuşmasının sürdüğü yaklaşık 20 dakikamı aldı. Bir başka yolsuzluk daha! Bir başka yüz kızartıcı suç daha!

“Şimdi benim seni biraz bilgilendirmem geek sanıyorum. Yine de söyleyeceklerimizin aramızda kalmasını rica ediyorum. Buraya gelme nedenimi biliyor musun?” dedim. Hala sinirli hatta biraz da öfkeli, sertçe “hayır” dedi. Ben de , bir önceki bölgede, yürüyen bir tekerleğe nasıl çomak soktuğumu, birilerinin tavuğuna nasıl – kışt – dediğimi anlattım. Son olarak da “şimdi yanlış anlamıyorsam bu sorunu çözmemi istiyorsun. Buradan öte gönderilebileceğim bir Erzurum var sanıyorum. Ancak yine de izin ver, bir süre gözlemleyeyim.” dedim.

Günler birbirini kovalarken, görevlerimizi layıkıyla yerine getirmesi beklenen bizler, sanki bizim paramızmış gibi, başkalarının suç işleyiş biçimini, bu işten ne kadarlık bir menfaat sağladıklarını, sistemlerini anlamak için kafa patlatıyorduk. Gözlemlerim muhasebe müdürünü haklı çıkartır nitelikteydi. Yine de dereyi görmeden paçaları sıvamayacak, bu sefer sorunu önceki gibi halletmeye çalışmayacaktım. Derler ya “sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” diye.

Müdür Bey aşağı Müdür Bey yukarı günlerimiz geçerken farkettiğim şeylerden birisi benim gerçekten de bu pozisyonu üstlenmiş olmamdı. Yalnızca bir müdürün aldığı kadar maaş almıyor ve O’nların statüsündeki araca binmiyordum. Bölge ile ilgili ne sorun varsa, çözümü hep bende olmaya başlamıştı. Yöneticimi gözlemlemeye devam ettiğim bu dönemde, benden hep birşeyler saklamaya çalıştığını hissettim. Belki de önyargıydı, kimbilir. Yakın illerden birinde yaptığım toplantıdan dönmüştüm. Sson 1-2 haftadır yaptığım seyahatler sonrası muhasebeye çoktan vermem gereken masraf belgeleri çoğalmıştı. Bu yüzden ilk iş muhasebeye giderek pul defterini aldım. Damga pulu, şirkette masraf belgesi hazırlandığında, belgeye %0,4 oranında yapıştırılması zorunlu bir araçtı. Bir kahve alarak odama geçtim. Sigaramı da yaktıktan sonra tüm seyahat ve harcirah belgelerimi hazırladım. Sıra damga puluna gelmişti. Aldığınız pul miktarını deftere işlemeniz gerekir. Ben de hangi belgeye ne kadar pul hesabı yapıyordum ki…

devam edecek…

Yarın “hiçbirşey sır olarak kalamaz” İçinde “Hipokrasi” Geçen Kelimeleri Bulun! – 6’da

[sws_1_google_button counter=”false” href=”http://f2r.net/icinde-hipokrasi-gecen-kelimeler-5/” size=”standard”] [/sws_1_google_button]

Cumhur Dursun

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment