Kaçmak mı, Yüzleşmek mi?

Herkes farklı… Oysa hepsinin farklı olması bile aynı yapmaz mı onları?

Her insan her gece düşünür uyumadan önce. O uykudan önceki zaman korkutur herkesi. Kaçışın olmadığı yer ve zamandır orası ve eğer yenilmişlik varsa kalbinde, o karanlık hayaller çok can yakar.

Bağırmak istersin, etrafı dağıtmak istersin. Nasıl olur da hiç bir şey yapamazsın? Öylece bakakalmak deli eder insanı. Ama hiç bir şey yapamaz ve yine gözyaşın akmasın diye derin nefes alıp gözlerini yumarsın.

Yalnızlığı sevmez kimse. Çünkü insan en çok kendinden korkar. Kendini yenik görmekten ve kendine duyduğu saygıyı yitirmekten korkar. Bu yüzden kendini gizleyecek olan bir kalabalık taşır kalbinde herkes.

Kendisine itiraf edemedikleri yüzünden bir başkasının yanında hep rol oynamak zorunda kalır insan. Aslında karşısındakini değil kendisini kandırır. Ve sonunda en çok inanmak istediği şeye inanır; kendisine.

Herkes çırpınır. Kimisi sessizlikle, kimisi kahkahayla, kimisi memnuniyetsizlikle, kimisi tatminkarlıkla… Aynı şeydir aslında yaptıkları, sadece yolları farklıdır. Ve herkes birbirinin bu çırpınışını görmezden gelir ya da gerçekten göremez.

Fark etmek çok büyük bir yüktür. Hiç bilmesen umursamazsın ama, gözlerde o sahtelikleri görüp tüm olanları sineye çekmek çok zordur. Ve sen de ne söz söylersen söyle gözlerinin dedikleridir gerçek olan. Çünkü gözler akıttıkları yaşlar gibi berraktır.

Ağlamak cesaret midir, korkaklık mıdır? Ya da kaçış mıdır, yoksa yüzleşmek midir? Ne kadar çok ağlayabilir bir insan? Elleri, gözyaşlarını silmekten acıyan biri var mıdır acaba?

Güçlü olabilmek için savaşır her insan. Boş vermişlik bile bir güç gösterisidir ve gerçekten güçtür boş verebilmek. Ve her savaş gibi bu da çok çetindir. Yensen de yenilsen de güçsüz düşersin aslında savaş bittiğinde.

Peki en kesin zafer nedir? İnsanın kendisiyle yaptığı savaştır en kesin zafer. Çünkü ya kendini yeneceksin ya da kendin seni yenecek. Ve böylece zafer kazanacaksın. Yine de bir yarın kaybetmeye mahkumken kazanmanın ne anlamı var? Tam zaferini kutlarken davandan vazgeçeceksin.

Günler ve geceler boyu kısacık anların peşinden koşar insan. Bir gülümseyişin ucuna salıncak kurabilmek için ne kadar çok uğraşır. Oysa sonunda başı döner ve inmek zorunda kalır herkes salıncağından.

Aklına hakim olamadığın anlar çaresizliği hissedersin. Hayallerde kaybolduğun anın birden bozulur ve gerçek olanlar kalbinin bir yerini acıtır. İşte o an bir şey yapamayacağını görürsün. Kör olup görmemek acaba daha mı iyidir?

İnsansın sadece. Daha fazlası olamadın henüz. Her ne kadar ölümsüz olduğuna inansan da içinde o fark etmediğin hiçlik korkusu yüzünden ürperir için ve isyanların ölümsüzleşmeye başlar.

Her insan elbet bir gün kaybetmek zorunda kalacak. Bazen öyle bir kaybetmeli ki insan, kazananlar zaferlerinden utanmalı. Ama yine de bu geceler seni sakinleştirmeyecek, sessiz çığlıklarını susturmayacak, yalnızlıktan kurtarmayacak, itirafların olmayacak, çırpınışlarını durdurmayacak, fark etmemeni sağlamayacak, göz yaşlarını kurutmayacak, güçlü yapmayacak, zafer hediye etmeyecek, hayallerini gerçekleştirmeyecek ve seni insandan fazlası yapmayacak.

Ve unutulmamalı ki; kendinden daha yukarda olmaya çalışan her insan, yüksekliklere ihtiyaç duyar.

Aforizma

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.

Leave a comment