Kötü Gün Parası

Az önce Facebook’da, bir arkadasimin paylasimina bir yorum yapip, bu yorumu neden yaptigima dair soru gelince, ben de bir arkadasimin yasadigi ve hemen hemen her aninda bulundugum bir hikaye ile cevap vereyim istedim.

Ancak önce cok detaya girmeden biraz temel bilgi: “iste olsun” (Ingilizcesini yazmak daha akillica sanirim: Ask and it’s given) deyisi günlük hayatimizda o denli yogun siklikta yasaniyor ki; kimimiz “ben bunu haketmemistim” diyerek kendini kasiyor, kimisi gercekten de istedigi seyi nasil elde ettigine sasirip, seviniyor. Geri kalanlar ise, ben onlara “yasayan ölüler” diyorum kendinden ve cevresinden bihaber, enerji toplayabilecegi tüm olasiliklardan (yemek, icmek, uyumak, nefes almak, seks ve digerlerininkini sömürmek) icgüdüsel sekilde faydalanip gününü geciriyor.

Her birey hayatinda yarattigi herseyden tek basina sorumludur. Buna “özgür irade” deyin ya da demeyin, degismez. Nasil ki; özellikle ikili iliskilerde, bir baskasinin hissettigi seyi, O’na hissettirmekle ilgili hicbir katkiniz yoksa (dileyenler icin bunu da kisa bir yazi ile aciklayabilirim), yasantinizin neresinde ve hangi durumda oldugunuzla ilgili de bir baskasinin tasarrufu bulunmamaktadir. Dolayisiyla sizin kendiniz icin ne istediginiz ve özellikle de bunu ne kadar icsellestirdiginiz, o seyin olmasi icin (olumlu olumsuz) yeterlidir. Bazilari cabuk gerceklesecek, bazilari icin biraz zaman gerekecek. Farkinda yasayan bireyler, bugünkü durum ve kosullarini dün yarattiginin bilincindedir. Don Miguel Ruiz’in Dört Anlasma kitabindaki anlasma maddelerinden biri de “Sözcüklerini özenle sec”tir zira sözleriniz öyle ya da böyle yasaminizi belirler. Neyse. Hikayeyi aktarma zamanidir…

Arkadasim Türkiye’nin önde gelen sirketlerinden birinde üst düzey yönetici. Maddi geliri yerinde, mutlu bir hayat sürüyor. Otorite ile ilgili sikintilari bir gün isten cikarilmasina yol aciyor. Aradan gecen zaman uzadikca ve calistigi süre icinde yeterli birikim olusturmadigindan, ailesinden, arkadaslarindan ödünc para alarak hayatini idame ettiriyor. Yaklasik 11 ay ve gercekten daraldigi bu dönem sonunda, bu sefer uluslararasi bir firmada, öncekinden daha iyi bir pozisyon ve maasla ise basliyor.

Patronu ile arasi cok iyi. Isinin zaten her dem ustasi ve bu nedenle de sirket icinde herkesle iyi bir iletisim ve iliski icinde (yönettigi departmanin da bu duruma katkisi cok büyük). Ailesi ve tüm cevresi ile cok yumusak bir uyum icinde. Ilk ayin son günü maasinin hesabina yattigini ögrendiginde, isten biraz erken cikip bankadan tüm parasini cekiyor. Aksama da aileden, sülaleden, es dost arkadas cevresinden issiz oldugu zor döneminde kendisine destek olmus, maddi yardimda bulunmus herkesi evinde ilk maasi kutlamaya davet ediyor.

Yiyecek icecek fasli bittiginde, yatak odasindan icinde tüm maasi olan cantasini getirip masanin üstüne bütün parayi döküyor. “Bana en zor günlerimde yardim ettiniz, destek oldunuz. Bu dönemde kimden ne kadar para aldigimin cetelesini tutmadim. Lütfen masanin üzerindeki paradan, herkes, istedigini alsin, kimseye borclu kalmayayim” diyor. Bir iki kisi parasini almaya yeltense de yapmiyorlar. Hala, amca, eniste ve digerleri parayi geriye istemediklerini, güle güle harcamasini söylese de annesi: “cok zor bir 11 ay gecirdin. Sadece sen, esin ve cocugun degil, bu sikintiyi hepimiz yasadik. Yeni isin maasin hayrli ugurlu olsun. Senden bir tek ricam var: lütfen her ay maasindan bir kenara kötü gün parası ayir. Bir daha ben seni o durumda görmek istemiyorum.” Arkadasim annesinin yorumuna katilip bir karar aliyor ve o gün de dahil olmak üzere her ay maasinin bir bölümünü kötü gün parası olarak bir kenara koyuyor. Tam 9 ay boyunca.

Uzatmayayim, günlerden bir gün Genel Müdür’ü, arkadasimi odasina cagirip, bir sonraki hafta, yurt disindan gelecek olan yöneticiye sunulmak üzere bir prezantasyon hazirlamasini istiyor. 2 gün sonra prezantasyonu yöneticisiyle paylastiginda, Gnl. Md. arkadasima özellikle bir bölümü bu sunumdan cikarmasini, bu konu ile ilgili olarak, gelecek olan yönetici ile müsait bir dil ve zamanda konusacagini söylüyor ve ekliyor: “fikir süper, uygulanabilir fakat bu toplantinin konusu degil. Lütfen simdilik bunu unutun”.

O önemli gün gelip catiyor. Arkadasim, o bölümün cikartilmasini isteyen Gnl. Md.’e ragmen sunumunu ilgili konuyu da dahil ederek yapiyor. Toplanti bittiginde, yurt disindan gelen “patron”, Gnl. Md.’e arkadasimin kim oldugunu sorup, özellikle bu konu ile ilgili uyarilmasi gerektigini belirtiyor. Patron gidiyor, Gnl. Md. arkadasimi cagirip isine son veriyor.

Bu sefer durum o kadar vahim degildi. Annesinin kötü gün parası fikri nedeniyle arkadasim daha rahatti. Hatta o aksam birlikte yemege gittik. Olaydan ve havadan sudan konustuk. Bir nebze dinlenmek istedigini, sonra is aramaya baslayacagini söyledi.

Türkiye’de krizin bizi teget gececek dendigi dönemdi. Özellikle üst pozisyonlarda is bulmak da biraz zordu. Aradan tam 7,5 ay gecti. Bir aksam arkadasim neredeyse aglamakli beni aradiginda, “Cumhur az önce cebimdeki son 50 TL’yi harcadim” deyince, “yani kötü günlerin bitti, yarin, yeni isin hayrli olsun, aksama birlikte rakimizi iceriz” deyip telefonu kapattim.

Ertesi gün saat 12 sulariydi. Telefonum caldi. Arkadasim yeni isini bulmustu.

By Cumhur Dursun

Cumhur; Ankara doğumlu. Ziraat Yük. Mühendisi. Basketbol ve hentbol, bir zamanlar olmazsa olmazları. Askerlik sonrası Lever ile başlayan iş hayatı, devamında önemli firmalarla oluşturulmuş bir tecrübe ve bilgi denizine dönüştürmüş O'nu. Reklam oyunculuğu yaptığı günlerde, tanıştığı birinden öğrenmiş resim yazmayı ve 2003'te katıldığı bir seminerde de renklerin dünyasına düşmüş. O zamandan beridir; bazen yoğun bazen aylak, desenlerinin dünyasında. Desenlerine buradan ulaşabilirsiniz. Şimdilerde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, websitesi tasarlıyor. Sitelerinden soulcan.com desenleri ile ilgili, f2r.net ise konusunda bilgili yazara ev sahipliği yapan bir blog. Sevmeyi, gülmeyi, seyahat etmeyi, okumayı, söylemeyi, dinlemeyi çok seviyor.